14 Aralık 2008 Pazar

Gümüş Küpeler



Azurit

Malakit
Ağır enerjisi vardır. Derinlere iner. Sizi korku, suçluluk, kendini kabullenmeme duygularının getireceği sınırlardan kurtarır. Her türlü korkudan kurtarır ve yüzleştirir.
Kaplangözü

İç ve dış görüşü arttırır. Zihni keskinleştirir,korkuları yok eder, cesur olursunuz. Boğaz çakrasını açar.

Akik-İğne Oyası
İçtenlik, hoşgörü, cesaret verir. Yaşamın her anında olumlu davranışlarımızı ve kendimize güveni kuvvetlendirir. Yaşamsal destek verir.

Mercan
Yaşamsal akıcı enerji verir. Kararlılık sağlar, kan hücrelerinin yapılmasını destekler.

Akik-İğne Oyası


Sodalit


Radonit

Spektrolit


İnci

Kabuklarınızı inci ile kırarsınız.Huzur ve çalışma azmi verir. Düşüncelerinizi ifade edebilme ve göze alma gücü verir. Güçlü dostluklar kurmamıza yardım eder ve güven verir. Bununla beraber gözyaşı ve hüzün de verir. Duygusal korunma amacıyla da takarız.
Türkuaz

Gökyüzünün mavisi ve yeryüzünün yeşilinin birleşmesinden meydana gelir. Ruhun yüksek idealleriyle gezegenimizi ifade eder. Pozitif enerjiyi emerek bedene ve ruha iletir. Ruh ve beden dengesini sağlar, nazardan korur, baş ağrısına çok iyi gelir.

Onix-Aytaşı


Onix-Kaplangözü


Kiyanit


Ruhsallığımızı besler, ruhun farkındalık seviyesini arttırır. Kişi, fiziksel ve duygusal bedenin yüklerinden özgürleşerek ruhunun iyi yanlarına kavuşur. Kullanan kişiyi ruhsal yönden beslemeye başlar. Sezgileri güçlendirdiği gibi kişi de sezgilerine güvenme bilincini oluşturur. İçsel rehberleriyle kişi arasındaki blokajları temizler. Kişi, ne kadar çok Kiyanit kullanırsa o kadar kendi rehberiyle yakınlaşabilir.


Kristal bilgileri alıntıdır. SİHİRLİKRİSTALLER Meryem Ebru Sezen

16 Kasım 2008 Pazar

TAKI TASARIMI (Siyah Gazete'de yayınlanmıştır)

Takılar... Sanırım tasarlamanın en eğlenceli, en inanılmaz aşaması malzemelerin bir araya getirilmesi.

Tasarlarken nelerden mi etkileniyorum? Her şeyden... Yaşamın her karesinden, en çok doğadan, denizden, duygulardan, yaşanmışlıklardan, farkındalıklardan, bir sergiden, objeden, seslerden, kokulardan, tüm gözüme ilişenlerden, aklınıza gelen gelmeyen her şeyden...

Bir zaman sonra beynimin içinde kurgulanmaya başlıyor...Hazır olduğunu hissettiğimde de tasarıma yardımcı olacak parçaları, taşları,madenleri almak üzere yola koyuluyorum.

Malzemeciler; kendimi unuttuğum farklı bir boyut...Büyülü yerler...

Dokunmalıyım, taşlara dokunmalıyım ki bana enerjileriyle kendilerini anlatsınlar... Anlatsınlar ki renkleriyle,yaşattıkları heyecanla, hangi diğer materyallerle karışmaktan mutlu olup sevinç verecek,neşe saçacaklar...Görenleri kendilerine hayran..

Ben sadece aracıyım. Taşlara tasarımlarımla, tutku ve heyecanlarımla rehberlik ediyorum.

Yoğun duyguların yaşandığı malzemecilerden günün sonuna doğru çıkıldıktan, atölyeye gelindikten sonra yeni aşamaya geçilir bir bütünün oluşturulmasına. Heyecanlar kaybolmadan ertesi güne bırakılıp da şekil değiştirmeden...Tüm gece hatta sabaha kadar süren zorlu bir süreçten geçilir. Bir takının doğum süreci...Yeni bir yaratı...Nasıl ki hayata yeni gelenle coşku,sevinç,mutluluk,tarifsiz duygu yoğunluğu yaşanır; benim için de ortaya çıkardığım her model aynı yoğunluktaki duygu karmaşasını yaşatır. İçim kıpır kıpır olur...Kahkaha atmak gelir...Bazen ise yoğunluktan ağlamak.

Sıra dış dünyaya çıkmaya gelmiştir. Görenleri şaşırtmaya, mutlu kılmaya, benim olmalı dedirtmeye, bazen de bir sergi salonunda seyredilmeye...Enerjileriyle sahiplerini bulmaya.

Işıl İpekçi / 11-06-2008